CHP, Demokrat Parti, Saadet Partisi, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi genel başkanları, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in ev sahipliğinde bir araya geldi.
İYİ Parti’nin Ankara’daki binasında yapılan toplandı 4,5 sürdü.
Toplantının ardından yapılan açıklamada, şöyle denildi:
”Ülkemize ve milletimize ağır ekonomik, sosyal ve psikolojik bedeller ödeten Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin açtığı yaraları sarabilmek, hukukun üstünlüğünü ve siyasi ahlakı yeniden tesis edebilmek için büyük bir kararlılıkla başlattığımız işbirliği sürecinin 5. toplantısını bugün İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in ev sahipliğinde gerçekleştirdik. İktidarın milletimizi kutuplaştırarak, birbirine hasım ilan eden bu kutuplaşma üzerinden çıkar düzenini sürdürmeyi amaçlayan kirli siyasetinin karşısında huzurun hakim olduğu ‘yarının Türkiyesi’ni’ inşa etmeye kararlıyız. Bu vesileyle, bundan tam 29 yıl önce Madımak ve Başbağlar’da yitirdiğimiz vatandaşlarımızı bir kez daha saygı ve rahmetle anıyor, yaşananlardan ders çıkararak, nice acı tecrübeleri yaşamamıza sebep olmuş bu siyaset anlayışını ve bu nefret dilini reddettiğimizi ve memleketimizde toplumsal barışı mutlaka tesis edeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.”
Bugünkü toplantıda işbirliğinde gelinen aşamanın, milletin gündemindeki sıkıntılar ve o sıkıntıları çözmek üzere atılacak yeni adımların ele alındığının belirtildiği açıklamada, şöyle devam edildi:
”6 siyasi partinin genel başkanları olarak güçlendirilmiş parlamenter sistem mutabakatımız ile temel ilkeler ve hedefler metnimizi daha önce milletimizle paylaşmıştık. Ayrıca, görevlendirdiğimiz seçim güvenliği ve kurumsal reformlar komisyonlarının çalışmaları da kamuoyunun takdirine sunulmuştur. Anayasal ve yasal reformlar komisyonu çalışmalarını düzenli bir şekilde sürdürmektedir. İktidarın son dönemde devreye sokmaya çalıştığı politikaların dünyaya kapalı ve otoriter bir yapının kalıcı nitelik kazanması hedefine dönük olduğu açıktır. Bu çerçevede, BDDK’nın geçtiğimiz hafta içinde aldığı kararlar da açık bir şekilde serbest kambiyo sisteminden sermaye kontrol sistemine geçişin adımları olarak görülmektedir. Siyasi iktidar tarafından haziran ayında TBMM’ye sunulan ek bütçe ise ekonomi politikalarının iflasının itirafıdır. İktidar, tercihini bir kez daha enflasyonla ve işsizlikle mücadeleden, çiftçinin, memurun ve emeklilerin dertlerinden değil, yandaş müteahhitlerinden ve faiz lobilerinden yana yaptığını açıkça göstermiştir. Genel başkanlar olarak bizler, iktidarın ülkemizi geçen yüzyılda kalan, kapalı bir ekonomi-politik sisteme yöneltme çabalarına karşı mücadele etme kararlılığımızı bir kez daha teyit ediyoruz. Kurallı, verimli, rekabetçi, istihdamı önceleyen bir ekonominin güvencesi olarak, yüksek enflasyon ve işsizliği bitirmeye, çiftçimizi, emekçimizi, sanayicimizi, esnafımızı, memurumuzu ve emeklimizi refaha kavuşturmaya, milletimizin hiçbir ferdini açlık sınırının altında bir asgari ücrete mahkum etmemeye kararlıyız.”
”Öte yandan, TBMM gündemindeki, özünde sansür niteliği taşıyan dezenformasyon yasa teklifi, siyasal ve toplumsal muhalefeti suçlu ilan ederek cezalandırmaya ve demokratik seçim ortamını zedelemeye odaklanmıştır.” görüşünün aktarıldığı açıklamada, şunlar kaydedildi:
”Dezenformasyon yasasının ertelenmesi bizi asla rehavete sürüklemeyecektir. Basın ve ifade özgürlüğünü savunma konusundaki kararlı tutumumuzu sürdüreceğiz. Türk dış politikasında ise son yıllarda kişisel ve tepkisel tercihlere bağlı olarak yaşanan savrulma, hedefsizlik ve vizyonsuzluğun son örneği, NATO’nun Madrid zirvesi sürecinde görülmüştür. Türkiye’nin haklı taleplerini somut güvencelere bağlamayan üçlü mutabakat metni, bir iç siyaset malzemesi olarak kullanılması dışında herhangi bir değer taşımamaktadır. Bu çerçevede dış politikayı şahsi menfaatlere göre değil, milli menfaatlere göre yöneteceğiz. Türkiye’yi itibarı sarsılan değil, sözü dinlenen, saygın ve bölgesinin en güçlü ülkesi yapacağız. Bir kez daha altını çizmek isteriz ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçtiğimiz 2018 yılından bu yana sadece siyasi iktidarın ve bir avuç azınlığın memnun olduğu, vatandaşlarımızın ise feryat ve isyan ettiği, adaletsiz, haksız ve keyfi uygulamalarla çarpık ve gayri ahlaki kriterlerle karşı karşıyayız. Ülkemizin yaşadığı, özellikle son 4 yıldır katlanarak artan ve milletimize ağır bir yük haline gelen tüm sorunların kaynağında tek bir kişinin ve onun belirlediği dar bir zümrenin tahakkümünü esas alan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi vardır. Bu sorunları aşabilmenin yolu, siyasi iktidar ve ortaklarının tüm gündem değiştirme çabalarıyla yıpratmaya çalıştıkları Cumhuriyet değerlerimize ve demokratik hukuk devleti ilkelerine sımsıkı sarılarak, milli egemenliğimizi esas alan ‘güçlendirilmiş parlamenter sistemi’ yine milletimizin teveccühüyle hayata geçirmek üzere seçim sandığının bir an evvel milletimizin önüne getirilmesidir. İşte bu nedenle güçlendirilmiş parlamenter sistemle hedefimiz, mahkum edildikleri işsizlik ve baskı altına alınmaya çalışılan özgürlükler de dahil olmak üzere, gençlerimizin önündeki tüm engelleri kaldırıp, hayallerine kavuşabilmelerini sağlamaktır. İşletmelerimizin yurt dışı ile rekabet edebilmeleri ve hem ulusal hem de uluslararası piyasalarda marka değeri oluşturmalarına destek olmaktır. Esnafımızın, üreticimizin, sanayicimizin ve çiftçimizin, tüketiciye, uygun fiyata kaliteli ürün sunabilmesi, ürettiğinden kazanabilmesidir. Memurumuzun, işçimizin, emeklilerimizin hak ettiği yaşam kalitesine kavuşmasıdır. Kapsayıcı politikalarla yoksulluğun, özellikle de kadın ve çocuk yoksulluğunun sonlandırılması, milletimizin her bir ferdinin refahtan adil pay almasını sağlamaktır. Özetle, sadece yönetim sisteminin değil, topyekûn hayatlarımızın değişmesidir. Milletçe hak ettiğimiz, 21. yüzyıla yakışır, mutlu ve refah içinde bir Türkiye’ye kavuşmaktır. Bilinmesini isteriz ki 6 siyasi partinin ortak akıl ve makulde buluşmak üzere oluşturduğu istişare mekanizmasını, adaylık tartışmasına indirgemeye çalışanlar, milletimizin ve ülkemizin geleceğine dair büyük bir kazanım olarak gördüğümüz çalışmalarımızı asla sekteye uğratamayacaktır. Bir kez daha ilan ediyoruz ki Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı güçlendirilmiş parlamenter sistemden yana olan, demokrasi aşıklarının adayı olacaktır. Bu vesileyle, 9 Temmuz 2022’de idrak edeceğimiz Kurban Bayramı’nın aziz milletimize ve tüm İslam alemine hayırlar getirmesini yüce Allah’tan niyaz ediyoruz.”
Hibya Haber Ajansı