Üsküdar Üniversitesi 10. Uluslararası İletişim Günleri Sempozyumu kapsamında sunumlarını gerçekleştiren konuk konuşmacılar Dünya’dan ve kendi ülkelerindeki gelişmelerden bahsederek, Türkiye İletişim sektörü hakkındaki tespitlerini dile getirdiler.
ÜÜTV ve Üsküdar Üniversitesi resmi youtube hesabından canlı olarak yayınlanan programda Glasgow Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gillian Doyle Türk dizilerinin Dünya’da büyük bir izleyici kitlesine sahip olduğunu söyledi. Zagreb Kalkınma ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Kültür ve İletişim Departmanı Kıdemli Araştırmacı Dr. Paško Bilić tüm Dünya’da geleneksel metanın dijitale direndiğinin altını çizerken Urbana-Champaign Illinois Üniversitesi İletişim ve Bilgi Tarihçisi Prof. Dr. Dan Schiller dijital kapitalizmin günümüzde hala genişleme alanı olduğunu belirtti. Annenberg İletişim Okulu’ndan Prof. Dr. Victor Pickard ise “Herkes için Medya” başlıklı sunumunda ABD’de 2022 yılı sonunda yapılan bir araştırmanın çarpıcı sonuçlarından bahsetti. Pickard, ABD’de gazetecilerin yaklaşık yüzde 7’sinin artık gazetecilik yapmadığını söyledi.
Prof. Dr. Gillian Doyle: ‘Dijital kapitalizm’ bu sempozyum için uygun bir tema
İstanbul Bilgi Üniversitesinden Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu moderatörlüğünde gerçekleştirilen oturumda Glasgow Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gillian Doyle, ‘Uluslararası TV Yapım Endüstrisinde Konsolidasyon: Bağımsızlık, Ölçek ve Dijital Zorluk’ başlıklı konuşmasında, medyanın demokrasi ve sosyal uyumu teşvik etmede önemli bir rol oynadığını belirterek dijital servisin sektöre dönüştüğü bu zamanda medyanın ekonomik boyutuna dikkat çekti. Doyle, “Medya iletişim sistemlerini ve bu sistemlerin nasıl değiştiğini anlamak için ortaya çıktığı ekonomik, politik, endüstriyel zeminleri anlamamız gerekiyor. Bu nedenle ‘dijital kapitalizm’ bu sempozyum için çok vakitli, yerinde ve uygun bir tema.” açıklamasında bulundu.
Prof. Dr. Gillian Doyle: “Türk dizilerinin Dünya’da büyük bir izleyici kitlesi var”
Televizyon üretimi yapımların dijital medyanın ekonomisi için uluslararası alanda çok önemli olduğuna değinen Doyle, “Türkiye’de televizyon dizileri özellikle Latin Amerika ve Doğu Avrupa başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında büyük bir izleyici kitlesine sahip. Ancak televizyon yapımcılığı son yıllarda sahiplik ve mülkiyet açısından yapılandırmalara uğrayan bir sektör. Ayrıca çok da ilginç bir noktada. Çünkü bir yandan çok uluslu endüstri olmasına rağmen ulusal düzeydeki iç politika ortamının sektörün işleyişinde nasıl bir fark yaratabileceğinin de altını çiziyor. Yerel dijital ekonominin canlanmasını ve güçlenmesini istiyorsak iç politika ortamı da fark yaratabiliyor.” ifadelerini kullandı. Gelişim sürecinden de örnekler veren Doyle, “Birçok ülkede özelliklede İngiltere’de televizyon sektörünün tarihçesine bakacak olursak; program yapma işi başlangıçta BBC gibi yayıncıların kendi şirketleri içindeki yapım departmanlarının yürüttüğü bir faaliyetti. Ancak daha sonra yavaş yavaş harici ve bağımsız yapım sektörü gelişti. Bağımsız ifadesi farklı koşullarda farklı yorumlara tabidir. Bağımsızlık ifadesini medya bağlamında zikrediyorsak bu genellikle devlet müdahalesinden bağımsız olma kavramıyla ilişkilendirilmelidir.” dedi.
Dr. Pasko Bilic: “Daha gelişmiş bir toplum olmamıza rağmen hala kapitalizmle uğraşıyoruz”
Zagreb Kalkınma ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Kültür ve İletişim Departmanı Kıdemli Araştırmacı Dr. Paško Bilić ise “Eleştirel Politik Ekonomi Perspektifinden Platformlar” sunumunda “Teknoloji, veri, yaşam dünyası, emek ile ilgileniyorum. Kapitalizmi üretim ve dolaşım birliği olarak görüyorum.” dedi. Bilic, “Daha gelişmiş bir toplumsal biçim olmamıza rağmen hala kapitalizmle uğraşıyoruz. Yeni dijital şirketlerin muazzam karlar elde etmesi, geleneksel meta üretiminin ortadan kalktığı anlamına gelmiyor. Ağ teknolojilerinin ve 1970’lerde başlayan neo finansal kapitalizm gelişimini ve ticarileşmesini mantık olarak kabul etmemiz mümkün.” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Pasko Bilic: “Birçok platformun karakterlerinde dijital kapitalizm etkisi artıyor"
‘Platform’ kavramının akademi ve politika çevrelerinde büyük ilgi gördüğünü ifade eden Bilić, “Platform birden fazla pazar arasında etkileşim kurmak için dijital teknolojinin kullanımını gösteren terim olarak kabul görüyor. Bu fikir yeni olmasa da analizi ekonomiye hakim olan, önemli düzeyde siyasi ve sosyal güç biriktirmiş, büyük holdinglerin ve şirketlerin aracı rolüne tutunan bir kavram. Son yıllarda ‘platform’ teriminin farklı kullanımları oldu. Amazon Web Services, Google Kulüp’un yanı sıra Amazon etsy gibi perakende, airbnb, uber gibi hizmet sağlayan, ses ve görüntü servisi sağlayan Netflix, HBO, Amazon Prime gibi pek çok platform var. Platformların tekelci karakterlerinin altını çizen pek çok akademisyen bu yapıları ekonomiden ve internet kullanıcılarından rant elde eden tekno feodalizm olarak görüyor. ” dedi.
Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu: “Makina öğrenimi aslında yapay zekadır”
Oturumun moderatörlüğünü de yapan İstanbul Bilgi Üniversitesi Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu ‘Çağdaş Kapitalizmde Hesaplanabilirlik ve Olasılık: Refik Anadol'un Sanatı, Algoritmaları ve Makine Halüsinasyonları’ konulu sunumunu gerçekleştirdi. Makina öğreniminin aslında bir yapay zeka olduğunu ve bilgisayarların deneyimden öğrenip iyileştirmesine izin verdiğini aktardı ve “Açık bir şekilde programlanmaksızın bunu yapmasını mümkün kılar. Büyük miktarda verilerle algoritmaları beslemek suretiyle otomatik olarak örüntüler tespit ederek bilgisayarların kestirimde bulunmasına ya da kararlar vermesine izin verir. Algoritmaya ne kadar çok veri giderse isabetli kestirimler de o kadar iyi olur. Siri mesela insan konuşmalarını anlar, ChatGBT sizinle chat yapar, sohbet eder.” açıklamasında bulundu.
10. Uluslararası İletişim Günleri Sempozyumunun Üsküdar Üniversitesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Dr. Gül Esra Atalay moderatörlüğünde gerçekleştirilen bir başka oturumunda da yine önemli isimler bir araya geldi.
Prof. Dr. Dan Schiller: “Dijital kapitalizmin günümüzde hala genişleme alanı mevcut”
“2020'lerde Dijital Kapitalizm: Dünyayı Bölmek” başlıklı konusuyla seminere online katılan Urbana-Champaign Illinois Üniversitesi İletişim ve Bilgi Tarihçisi Prof. Dr. Dan Schiller dijital kapitalizmin yapısından ve köklerinden bahsetti. 2. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında dijital teknolojilerin önem kazandığını, siyasi ve ekonomik olarak yükselişe geçtiğini dile getiren Schiller, “Üretim süreçlerinin şekli, konumu, sermaye yatırımları oluşumu, yüksek kar getiren emtialar ve istihdam kategorileri kendi başına değişiklik gösterdi. Kar, maliyet verimliliği ve istihdam, iş gücü kontrolü hala devam etmektedir. O zaman kapitalizmdi şimdi de kapitalizm. Dijital kapitalizmin günümüzde hala genişleme alanı mevcuttur. Dijital büyüme genel olarak tetiklenmiş görülüyor. Bilindik tüketici pazarları dijital kapitalizm etkileridir.” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir: “2030’lu yıllarda iş gücü otomasyonla ciddi ölçüde yer değiştirecek”
Oturumda yer alan Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir ise “İllüzyonlar Düşler ve Gerçekler: Dijital Kapitalizmde Çalışmak” başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi. Dijital kapitalizmde iş gücünden bahseden Özdemir, yapılan bir çalışmaya göre 2030’lu yıllarda iş gücünün otomasyonla ciddi ölçüde yer değiştireceğini kaydetti. Özdemir, “Özellikle yapay zekayı göz önünde bulundurduğumuz zaman yaşlı ve kalifiye olmayan kişilerin risk altında olduğunu görüyoruz. Dünya çalışma örgütüne göre platform şirketleri bizlere yeni bir uluslararası iş dağılımı da getiriyor.” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Victor Pickard : “ABD’de gazetecilerin yaklaşık yüzde 7’si artık gazetecilik yapmıyor”
10. Uluslararası İletişim Günleri açılış konferansının son konuşmacısı olan Annenberg İletişim Okulu’ndan Prof. Dr. Victor Pickard “Herkes İçin Medya: Bilgi ve İletişim İçin Ticari Bir Gelecek Hayal Etmek” başlıklı sunumunda 2022 yılı sonunda ABD’de yayınlanan rapordan bahsetti. Pickard, “Dijital Kapitalizm gazetecilik krizini de yarattı. ABD’de gazetecilerin yaklaşık yüzde 7’si artık gazetecilik yapmıyor ve gazetelerin yaklaşık yüzde 25’i yok oldu. Bu da kapitalizmin gazetecilik sektörüne nasıl bir etki yaptığının dramatik bir göstergesi. Hiper ticari medya sistemi sürekli olarak İnsanların yerel haberlere ulaşımını engelliyor. Ana kimlikten farklı küçük topluluklar ya da yoksul topluluklar medyada temsil edilmiyor. Reklam pastasını artık Google, facebook hatta Amazon gibi dijital mecralar paylaşıyor. Bu durum artık basılı gazeteler için maalesef dönülmez bir yol. Yerel gazetecilik artık karlı değil, buna bağlı olarak da gazeteci sayısı da azalıyor, gazeteler çevrimiçi hale geliyor. Böyle olunca insanlar siyaset ile ilgili daha az bilgi alıyor, medeni hayata daha az katılıyor, oy az kullanıyorlar, yolsuzluk ve kutuplaşma artıyor.” bilgilerini paylaştı.
Hibya Haber Ajansı